Sürdürülebilirlik, en genel tanımıyla, bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğine zarar vermeden karşılamak anlamına geliyor. Peki sürdürülebilirlik 2023 trendlerinin neresinde?
Sürdürülebilirlik, 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Brundtland Raporu ile ortaya çıkmış bir kavram. İlk zamanlarda sadece çevre ile ilgili olduğu düşünülen sürdürülebilirliğin, 1992’deki BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda sadece çevre ile ilgili değil, yaşamın her alanını kapsayan çok geniş bir kavram olduğu konusunda mutabakata varılıyor. O günden beri, üretimden sosyal yaşama, ekonomiden teknolojiye her sektörde ve hayatın her noktasında sürdürülebilirlik kendine yer buluyor.
BM tarafından 2000’de ilan edilen ve 2016 yılında genişletilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda şirketler de önemli adımlar atıyor. Bugüne kadar ağırlıklı olarak planlama aşamasında olan sürdürülebilirlik çalışmaları artık büyük bir hızla uygulama aşamasına geçiyor. Şirketler, geliri artırmak, yatırımcıları ve düzenleyicileri memnun etmek ve itibarlarını iyileştirmek için sürdürülebilir ürünler, hizmetler ve tedarik zinciri uygulamaları geliştirmeye devam ediyor. Bu uygulamalar aynı zamanda atık, kaynak ve enerji tüketimi ile ilgili maliyetlerden tasarruf ederken çevresel ayak izlerini azaltmalarına da yardımcı oluyor. Birçok yönetici, sürdürülebilirliğin aynı zamanda şirketlerinin yeni nesil çalışanları işe alma ve elde tutma amacı doğrultusundaki adımlarına yardımcı olduğunu düşünüyor.
2023 trendlerinde sürdürülebilirlik başrolde
Pek çok danışmanlık şirketi farklı sektörleri kapsayan 2023 trendlerini arka arkaya açıklıyor. Teknolojiden perakendeye kadar onlarca sektörü kapsayan trendlerde sürdürülebilirlik kendine mutlaka yer bulmuş gibi görünüyor.
Harvard Business Review tarafından yayınlanan bir makalede, dijital dönüşüm ve teknoloji alanındaki trendler derinlemesine inceleniyor. Farklı kuruluşların raporlarından alıntıların yapıldığı söz konusu makalede, 2023 teknoloji trendleri arasındaki başlıklardan biri ‘sürdürülebilir teknoloji’. Gartner’ın yayınladığı bir rapora göre, teknoloji trendleri doğrultusunda şirketlerin önümüzdeki 3 yılın kurumsal stratejilerine etki edeceği tahmin edilen 4 temel önceliğinden biri sürdürülebilir teknoloji çözümleri olarak ifade ediliyor. Gartner’a göre, önümüzdeki dönemde “sürdürülebilir teknolojiler” olmazsa olmaz hale gelecek. Şirketler, sürdürülebilir teknolojilere yapacakları yatırımlar ile büyüme için yeni yollar sağlarken, operasyonel esneklik ve finansal performans konusunda da potansiyellerini artırabilecek.
Gelecek nesiller için sürdürülebilirlik olmazsa olmaz
Mısır’daki COP27 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı ve Montreal’deki BM Biyoçeşitlilik Konferansı COP15’te, şirketlerin iklim ve doğa üzerindeki insan etkisini azaltmak için eylem planları oluşturma ihtiyacı vurgulandı. Şirketlerin, gelecek nesiller için sürdürülebilir ve kapsayıcı bir geleceği güvence altına alma çabalarını yönlendirmede proaktif bir rol oynamasına yönelik beklentiler artıyor.
Birçok şirket, 2050’ye kadar ‘net sıfır’ sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için çok çalışıyor ve bu çalışmalar sadece kendi operasyonlarını değil, tedarik zincirindeki tüm üçüncü partileri kapsıyor. Bu noktada şirketlerin sadece kendi ihtiyaçları doğrultusunda tedarikçilerden talepte bulunmak yerine, gelecek nesilleri düşünerek bir adım daha ilerisine yönelik taleplerde bulunması ve net sıfıra doğru gitmek için gerekli kararları alması gerekiyor.
Gelecek birkaç yıl içinde, dünyadaki hemen hemen tüm şirketler – ya kanunen mecbur bırakıldıkları için ya da artık paydaş baskılarına karşı koyamayacakları için – zorunlu sürdürülebilirlik raporlama standartlarını benimsemek durumunda kalacak. Şirketlerin üst yönetimleri sürdürülebilirlik raporları için belirlenen standartlara uyumu şirketlerinin sürdürülebilirlik stratejilerinin temel bileşeni olarak önceliklendirerek bugünden önemli adımlar atmayı tercih edebilir.
Döngüsel ekonominin ön şartı sürdürülebilirlik
Döngüsel ekonomiye geçişin zorluklarının üstesinden gelmek için şirketlerin bulundukları ekosistemdeki tüm oyuncuların işbirliği içinde hareket etmesi gerekiyor. Sürdürülebilirliğin temel taşı olduğu döngüsel ekonomi için şu anda iş dünyasında hakim olan doğrusal ve kâr odaklı zihniyetin değiştirilmesine yönelik adımların şimdiden atılması şart. Dünyada özellikle perakende ve hızlı tüketim ürünleri sektöründe bu konuda başarılı örnekler yer alıyor, ancak önemli olan bu örnekleri gecikmeden çoğaltmak.